15 Temmuz 2011 Cuma

POPÜLER ZAYIFLAMA YÖNTEMLERİNE FARKLI BİR BAKIŞ

Günümüzde diyet sözcüğü yediden yetmişe herkesin dilinde artık… Fazla kilosu olsun olmasın herkes diyet yapıyor, herkes az kalorili yiyecekler tüketiyor. Herkes bilinçlendi ancak obezite sorunu gün geçtikçe hızla yayılmaya devam ediyor. Hareketsiz yaşam, değişen yaşam koşulları, fast food kültürü, hatalı diyetler, zayıflama kapsülleri vs… bu liste uzayıp gidebilir. 


Aslına bakarsanız diyet hayatımıza yeni girmiş bir sözcük değil. Tarihte ilk diyeti yapan kişi William the Conqueror (1028–87) olarak bilinen Kral William’dır. Kral William bir savaş sırasında fazla kilolarından kaynaklı atın üzerinden düşünce psikolojik olarak kendisini çok kötü hisseder ve kilo vermeye karar verir. Yaptığı diyet ise; kendisini bir süre odasına kapatıp sadece alkollü ve alkolsüz içecekler tüketmektir. Bunun sonucunda kilo verir, fakat bu durum onun hem fiziksel hem de ruhsal sağlığı açısından problemler yaşamasına ve erken yaşta hayatını kaybetmesine neden olur. Günümüzde de bunun örneklerine sıkça rastlanmaktadır. Bilinçlenme adı altında uygulanan hatalı zayıflama yöntemleri, kişilerin yaşam kalitelerini düşürerek, yeni sağlık sorunlarıyla karşılaşmalarına neden olmaktadır. Peki, bunların hepsi ne için? Daha iyi görünmek, televizyon ve dergilerdeki o kusursuz mankenlerin ölçülerine sahip olmak, herkese güzel olduğunu kanıtlamak için… Ya sağlık, ya sizin en değerli hazineniz bedeniniz, ruhunuz? Gazete, dergi ve internette yayınlanan popüler diyetleri her yaştan, her cinsiyetten kişi ayrım gözetmeksizin uygulamaktadır. Zayıflama yöntemleri dediğimizde Google’ da 397.000 sonuç karşımıza çıkıyor. Madem binlerce yöntem çözüm var neden biz gün geçtikçe şişiyoruz? Herhalde vücudumuzda ödem var ama bir türlü atamıyoruz…  Biz beslenme uzmanlarının sürekli vurgulamaya çalıştığı üzerinde durduğu nokta şudur: “Diyet kişiye özeldir” yani herkesin diyeti, parmak izi gibidir ve herkesinki birbirinden farklıdır. Bu noktada iş multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir. Bu arada tek başına diyetisyen de kilo problemini çözemez. Bu bir ekip işidir.Doktor, psikolog gerekirse psikiyatrist, spor hekimi, fizyoterapist ve tabiî ki olmazsa olmaz diyetisyen, bir ekip halinde çalışarak doğru tetkik ve değerlendirmelerle hastanın sağlık problemlerini, vücut analizlerini ve yaşam şekillerini izleyerek en doğru beslenme programını oluşturmalıdırlar. Şimdi herkesi mantıklı düşünmeye davet ediyorum. “X Zayıflama Diyetiyle haftada 3 kilo verin.” Okunduğunda gerçekten cezbedici değil mi? Bunu okuyan kalp hastası, tansiyon problemi olan 45 yaşında bir bayan, diğer okuyan ise 25 yaşında gayet sağlıklı ama kilo takıntısı olan genç bir erkek. Buyurun bakalım her ikisi de aynı diyeti yapıyor. Sonuç ne mi? “hüsran” . İlk hafta vaad edildiği gibi 3 kilo gidiyor. Sonraki hafta da aynı şey oluyor. Çünkü çok düşük kalorili bir diyet ve su ve kastan kayıp sağlıyor. Ama sonrasında bu diyet hiç de gerçekçi gelmiyor. Çünkü hayatta bazı güzel noktaların kaçırılmasına neden oluyorlar. Arkadaş toplantıları, doğum günleri, kutlamalar…Böyle yerlerdeki yiyecekler, genelde kalorili ve diyette olmayan türde yiyecekler oluyor… Bundan sonra bu diyete mahkumsunuz! Düşünsenize hayatınızın geri kalan kısmını diyet yaparak geçireceksiniz. Tabi bu diyet ne kadar işe yararsa. Bir süre sonra sabrınızı yitireceksiniz ve bırakacaksınız, umudunuz kalmayacak, başaramayacağınızı düşüneceksiniz ve o güzelim 1 haftada verdiğiniz 3 er kiloları ikiyle çarparak geri almaya başlayacaksınız. Bu savaş böyle sürüp gidecek…Ama biz barış istiyoruz, biz mutluluk, sevgi ve sağlık istiyoruz. Bunun için diyoruz ki; hayatınızda kalıcı değişikler yaparak beslenme alışkanlığınızı sağlıklı bir şekilde değiştirmeyi hedefliyoruz. Bir danışanımız geçenlerde şu cümleyi kurdu: “ yazdıklarınız çok fazla, zayıflayabilecek miyim bu kadar yiyecekle? 1 hafta sonra 1 kilo vermiş olarak geldi karşıma sonra bana “ yeni moda bu diyetler sanırım.’ Dedi. Gördüğünüz gibi biz bu modayı yaymaya çalışıyoruz. Bunun adı ise; Sağlıklı beslenme modası…
Buyurun bir bakalım hatalı ve popüler diyetler ve onların iç dünyasına;
•          Kısa sürede hızlı kilo vermeyi vaat eden düşük kalorili veya tek çeşit besine dayalı diyet listelerinden uzak durunuz. Unutmayın ki bu tarz listeler hızla kaybedilen kiloları hızlı bir şekilde geri döndürmektedir.
•          Protein-karbonhidrat ayrımını savunan diyetler, vücudun asit-baz dengesini bozar, kolesterolü yükseltir, tansiyon ve kalp-damar hastaları için önerilemez.
•          Proteini yüksek, düşük kalorili diyetlerin kolesterol açısından da zengin olması kalp hastalığı açısından çok önemli bir risktir.
•          Atkins diyeti, Zone diyeti ve South Beach diyeti düşük karbonhidratlı diyetlerin içinde en fazla dikkati çekenler arasında yer almaktadırlar. Peki, sizce düşük karbonhidratlı, yüksek proteinli diyetler uzun vadede kalıcı başarılar sağlayabiliyor mu? Düşük karbonhidratlı diyetlerin mantığı, insülin üretimini azaltmaktır. Kilo alımının temel sorumlusu olan insülin hormonu karbonhidratların varlığında vücutta daha fazla üretilerek glikojen depolamaktadır. Bu diyetlerle insülini azaltarak kilo verimini kolaylaştırmak hedeflenir.
•          Atkins diyeti en popüler düşük karbonhidratlı diyetlerden biridir, başlangıçta bir günlük karbonhidrat tüketimini 20 grama kadar sınırlar. Oysaki yetişkin bir kişinin günde en az 120-130 gram kadar karbonhidrat alması gerekir.
Günlük karbonhidrat alımınızı aşırı şekilde sınırladığınız takdirde, vücudunuz önce depolanmış olan karbonhidratı (glikojen) enerji olarak kullanacaktır. Karbonhidrat kalmadığında ise yağları yakmaya başlayacaktır. Vücudunuz glikojeni yaktığında, su salınır ve kilo verirsiniz.
•          Aynı zamanda yapılan araştırmalar bu tip diyetler sonucunda, vücuda salınan keton cisimciklerinin kemik harabiyetine yol açarak erken dönem osteoporoz riskine yol açtığını göstermektedir.
•          Ketonlar iştahı baskılar, ancak aynı zamanda yorgunluk ve bulantıya da neden olurlar. Sonuç olarak, günlük kalori alımınız karbonhidrattan yeterince düşükse, bu durum kas dokusunun kaybına neden olabilir. Böylece tartımda kilo verdiğinizi zannedebilirsiniz.
•          Zayıflama ilaçlarını lütfen 3-5 kg kilo fazlanız için kullanmayınız. Bu haplar obezite problemi olan bireylerde doktor kontrolünde, doktor tavsiye etiği takdirde kullanılmalıdır. Bu ilaçların kalp damar sağlığı üzerinde oluşturabileceği yan etkiler unutulmamalıdır.
•          Düşük yağ içeriğine sahip diyetlerde, yağda eriyen vitaminlerin gerektiği gibi emilememesi sonucunda; vitamin eksiklikleri yanında, bağırsakların çalışmasında olumsuzluklara neden olarak kabızlığa da davetiye çıkartılır. Böylelikle çalışmayan sindirim sistemi metabolizmanızın da yavaşlamasına neden olur.
•          Sıcak su, limonlu su, sirkeli su gibi içeceklerin içilmesinin kilo kaybına veya yağ yakımına etkisi bulunmamaktadır. Bunlar yalnızca sizi psikolojik olarak telkin eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder